Alican Kuyucu

       Nazmi Ziya Güran

Dünyanın önde gelen sanat müzeleri arasında yer alma potansiyeline sahip İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Türkiye’nin plastik sanatlar alanındaki ilk ve en kapsamlı müzesi kabul ediliyor. 1937 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyoner liderliğiyle kurulan bu müze, Türk sanatının gelişimini görmek ve anlamak için eşsiz bir durak niteliği taşıyor. Gelin, Türk sanatının modernleşme serüveninde önemli bir yeri olan bu müzenin tarihine biraz daha yakından bakalım.

Bir Hayalin Kökleri: Osman Hamdi Bey’den Atatürk’e

Bir sanat müzesi kurma fikri, Osmanlı modernleşme hareketlerinin parçası olarak Osman Hamdi Bey’in liderliğinde atılan adımlarla başladı. 1883 yılında kurulan Sanayi-i Nefise Mektebi (bugünkü adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi), sanatı akademik bir seviyeye taşıyan ilk okul olma niteliği taşıyordu. Bu okulun yönetmeliğinde “Milli bir Sanat Müzesi” kurulması gerekliliğine dair maddeler dahi bulunuyordu. Ancak, bu hayalin gerçekleşmesi için Cumhuriyet’in küllerinden yeniden doğan bir vizyon gerekiyordu.

Atatürk ve manevi kızı Ülkü; Resim ve Heykel Müzesi açılışında

Cumhuriyetin ilanından sonra, Mustafa Kemal Atatürk’ün sanatı destekleyen tavrı sayesinde Türkiye’de sanat kurumlarının gelişimi hızlandı. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nin temelleri de bu dönemde atıldı. 1937 yılında Dolmabahçe Sarayı’ndaki Veliahd Dairesi müze olarak düzenlenerek halka açıldı. Bu tarihsel adım, Türk sanatının modern dünya ile entegrasyonunun önemli bir parçası oldu.

Elvah-ı Nakşiye: Bir Koleksiyonun Doğuşu

Müzenin ilk koleksiyonu olan “Elvah-ı Nakşiye,” Osmanlı ve Cumhuriyet döneminin köklü kültür birikimini yansıtan bir sanat hazinesidir. Bu koleksiyon, Avrupalı sanatçıların eserlerinden yapılan kopyaları ve dönemin Türk sanatçılarının özgün çalışmalarını içeriyordu. 141 parçadan oluşan bu eser grubu, müzenin ilk adımında sanatseverleri karşılamıştı. Hatta, dönemin sanatçıları Osman Hamdi Bey’in liderliğinde çalışmalar yapmış ve bu koleksiyonun güçlenmesine büyük katkılar sağlamıştır. Ayrıca bir bilim dalı olarak müzeolojinin gelişimine bol katkılar sunan Halil Edhem Bey’in, Türk resim sanatı tarihini anlattığı “Elvah-ı Nakşiye Koleksiyonu” isimli kitabı bu bilim dalının başucu kaynağı haline gelmiştir.

Kızlar Atölyesi - Ömer Adil

Zorlu Yıllar: Savaşlar ve Kapanışlar

Müze, II. Dünya Savaşı’nın etkileriyle 1939 yılında kapılarını on yıl boyunca kapatmak zorunda kaldı. Bu kapanma süreci, Türkiye’nin savaşın neden olduğu ekonomik ve sosyal baskılarla mücadelesinin bir yansımasıydı. Daha sonra, yangın tehlikesi ve bina yetersizlikleri gibi sorunlar nedeniyle müzede farklı kapanış dönemleri de yaşandı. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi bütün zorluklara rağmen, bir avuç sanatçı ve sanatseverlerin çabasıyla günümüze kadar ulaşmayı başardı. 

Modernleşme: Tophane’de Yeni Bir Dönem

2009 yılında İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nin, modern bir altyapıya ve daha geniş sergi alanlarına sahip olan Tophane’deki 5 numaralı Antrepo binasına taşınmasına karar verildi. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, önemli mimarlarımızdan Emre Arolat’ın tasarımlarıyla yeniden düzenlenen bu alanda, 2022’de tamamlanan restorasyon çalışmalarının ardından çağdaş yüzüyle sanatseverlerle buluştu. Yeni yerindeki müzede, eserlerin korunmasına yönelik modern teknolojiler kullanıldı ve müzenin uluslararası standartlara uygunluğu sağlandı.

Koleksiyonlar: Sanatın Farklı Yüzleri

İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nin koleksiyonu, Resim, Heykel, Seramik ve Hat olmak üzere dört ana bölümden oluşuyor. Resim koleksiyonu, 19. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Osman Hamdi Bey’in tabloları, Geç Kübist ve Art Déco tarzında eserler ve soyut sanatın ilk örnekleri burada sergileniyor. Heykel koleksiyonu ise Yervant Osgan gibi öncülerle başlayan ve Cumhuriyet döneminin önemli heykeltıraşlarının eserlerini içeriyor. Seramik ve Hat koleksiyonları da müzenin zengin sanat repertuvarını tamamlayan unsurlar olarak dikkat çekiyor.

Müze Deneyimi: Sanat ve Tarihle İç İçe Bir Gün

Osman Hamdi Bey ve biraderi Halil Edhem Bey’in vizyonuyla şekillenen bu kurum, bugün modern mimariyle buluşarak ülkemizin kültür ve sanat mirasına eşsiz bir katkı sağlıyor. Eğer siz de tarihin ve sanatın bu büyüleyici buluşmasına tanıklık etmek isterseniz, yalnızca bir müze olmanın ötesinde, bir zaman kapsülü niteliğindeki bu müzeyi mutlaka ziyaret etmelisiniz.

İstanbul’un bu sanat hazinesini deneyimlemek için bugün bir plan yapmaya ne dersiniz?

Alican Kuyucu

2001 Ankara doğumlu, Marmara Üniversitesi, Sanat Tarihi lisans mezunu ve Yıldız Teknik Üniversitesi, Müzecilik Tezli Yüksek Lisans öğrencisidir. Müzecilik başta olmak üzere Bizans Sanatı, Osmanlı Sanatı ve Orta Asya kültürlerini konu alan içerikler üretmektedir.

Bütün Yazıları

 

0

              Terms & Conditions

              Mafoli supplies products listed on the Demati, and Demati websites, and in our stores under the following Terms and Conditions. Please read these Terms and Conditions, and our Privacy and Cookie Policies carefully before using any of our websites, or ordering from us.

              The Terms and Conditions apply to your use of any Demati website and to any products you purchase from them; regardless of how you access the website, including any technologies or devices where our website is available to you at home, on the move or in store

              We reserve the right to update these Terms and Conditions at any time, and any updates affecting you or your purchases will be notified to you, by us in writing (via email), and on this page.

              The headings in these Conditions are for convenience only and shall not affect their interpretation.

              We recommend that you print and keep a copy of these Terms and Conditions for your future reference...