Nurhayat Çalışkan

Yazar Elizabeth Gilbert’in “Aşk’tan Mektuplar” girişimi, içsel kaynaklarımızla bağlantı kurarak kendimize dair daha derin bir anlayış geliştirmeye ve dinginliğimizi yeniden kazanmaya dair bir yol haritası sunuyor.

3 Eylül 2004'te, bundan tam 20 yıl önce genç bir kadın, uzun süredir mutsuz olduğu evliliğini, eşiyle kısa süre önce satın aldıkları evini ve harika bir işi geride bırakarak Roma'ya giden bir uçağa biniyor. Kaybettiği neşesini, iştahını ve çoktandır yabancılaştığı kendini yeniden bulabilmek için, uzun süredir içinde duyduğu ama artık bastıramadığı bir dürtüyle, bütün korku ve kaygılarına rağmen bilinmeze adım atarak... Roma'dan Endonezya'ya, oradan da Hindistan'daki inziva yerlerine uzanan bu yolculuğun sonunda, çoğumuzun adını şimdiye dek duymuş olduğu ve sinemaya da aktarılan bir kitap ortaya çıkıyor: Ye, Dua Et, Sev.

Gerçek Bir Yaşamöyküsü

Yazarı Elizabeth Gilbert'in özyaşam öyküsüne dayanan bu kitap, yıllar içerisinde 30'dan fazla dile çevriliyor ve otuz milyondan fazla satıyor ama kitabın asıl başarısı, insanlara hayatta kendilerini sıkışmış hissettikleri bir anda içgüdülerine güvenme cesaretini gösterme ve risk alıp değişimi kucaklayarak yaşama yönünde ilham vermiş olmasında belki de. Nitekim Gilbert'in inanılmaz bir vertigo hissi ve korkuyla başladığı bu yolculuk, onu asla tahmin bile edemeyeceği bir noktaya ulaştırıyor. Bir kadının iç sesini dinleyerek, görünüşte mükemmel olsa da içten içe ruhunu öldürdüğünü hissettiği bir hayata başkaldırısı ve bu başkaldırının sonunda girişilen yaratıcı bir eylem domino etkisi yaratarak, kendisininkine benzer yüzbinlerce başka hayata uzatılmış bir yardım eline dönüşebiliyor.

Romanın baş karakteri Liz —Elizabeth Gilbert'in ta kendisi—, Roma'da kaldığı dairede bir gece yarısı, evinden kilometrelerce uzakta ve yapayalnız olmanın verdiği o dayanılmaz psikolojiyle kendini yine depresyonun, utanç hissinin, korku ve kaygının tam ortasında, ruhsal bir kriz yaşarken buluyor. Ve Gilbert, o gün yaşadığı bu krizi kendisine bir mektup yazarak aşıyor... Aşk'tan bir mektup yazarak.

"Buradayım. Seni Seviyorum."

Gilbert'in kaleminden önündeki not defterine ilkin şu sözler dökülüyor... "Yardımına ihtiyacım var." Bir süre sonra yine kendi elyazısıyla, bir karşılık geliyor: "Buradayım. Senin için ne yapabilirim?" Elizabeth Gilbert'in o geceyarısı aşkın dilinden kendisine yazdığı mektubun tam hali şöyle:

"Buradayım. Seni seviyorum. İstersen gece boyu uyanık kal ve ağla, ben yine de senin yanındayım. Eğer yine ilaçlara ihtiyaç duyacak olursan, durma, bir tane al. Ben yine de seni seviyor olacağım. İlaçlara ihtiyaç duysan da duymasan da seni seviyor olacağım. Ne yaparsan yap benim sevgimi kaybetmeyeceksin. Ölene dek seni koruyor olacağım. Sen öldükten sonra da yine seni koruyor olacağım. Ben depresyondan çok daha güçlüyüm, yalnızlıktan çok daha cesurum ve hiçbir şey benim tükenmeme sebep olamayacak."

Gilbert yapayalnız olduğu ve başka hiç kimsenin kendisine teselli vermek için yardımına koşamadığı bir anda yatışmasını sağlayanın, içinden çıkıp gelerek onu sımsıkı saran bu tuhaf dostluk olduğunu belirtiyor. Kendi kendine Aşk'tan mektuplar yazmak işte böyle, Gilbert'in o gün bu gündür hiç bırakmadığı manevi bir pratiğe dönüşüyor ve yazar, yaratıcılık üzerine verdiği derslerde başkalarını da kendileriyle bu türden bir dostluğu kurmaya teşvik etmeye başlıyor.

Kendi Kendine Bir Sohbet

Hepimiz yaşam okulunun birer öğrencisiyiz ve yaşadığımız bütün zorluklara rağmen umut ve mutlulukla var olabilmenin mücadelesini veriyoruz. Gilbert de zaman zaman hala ümitsizlik, endişe ve korkuya kapıldığını, ancak ne yaşarsa yaşasın bir zamanlar huzurunu büsbütün kaçıran o sevgisizlik hissini artık yaşamadığını söylüyor. Zira nerede olursa olsun, zor zamanları atlatmasını sağlayan o kaynağa ulaşabilmenin yolunu artık biliyor: Kendine dönerek ve mektuplar aracılığıyla kendiyle sohbet ederek.

Elizabeth Gilbert, her hafta Substack platformu üzerindeki kişisel blogunda Aşk'tan Mektuplar (Letters From Love) yazmayı sürdürüyor, bazen de bu mektupları konuklarının yazmasını istiyor. Aşk'tan Mektuplar'ın tanıtım yazısı ise şu şekilde:

Zaman içinde, evrende ölçülemeyecek derecede iyilik sahibi, yalnızca bizi tanımaya ve bizim tarafımızdan bilinmeye çalışan muhteşem bir zekanın var olduğuna inanmaya başladım. Einstein şöyle demiş: "Vereceğimiz en önemli karar, dostane bir evrende mi yaşıyoruz, yoksa düşmanca bir evrende mi, hangisine inandığımıza dair vereceğimiz karardır." Bu soruyu nasıl yanıtlamaya karar vereceğiniz varoluşunuzun her anını etkileyecektir. (İpucu: Einstein dost canlısı bir evrende yaşadığına inanıyordu. Ben de öyle.)

Bu alanda size koşulsuz sevgiden kendinize nasıl mektuplar yazacağınızı, hayal gücünüzü bu evrensel dostluğa nasıl açacağınızı ve onun mesajlarına nasıl erişebileceğinizi öğreteceğim. Yazdığım mektupları sizlerle paylaşıyorum ve sizi de yazdıklarınızı paylaşmaya davet ediyorum. Bazen arkadaşlarımdan ve seyahatlerimde tanıştığım ilginç yabancılardan da haber bülteninde özel konuklar olmalarını, kendilerine aşk mektupları yazıp paylaşmalarını istiyorum. Bu uygulamaya katılmak için bir yazar veya "yaratıcı" biri olmanıza gerek yok (ah, bu dışlayıcı terimden hiç hoşlanmıyorum!). Bu bir yürek işidir ve herkes içindir. Bu uygulamayı ortaokul çocuklarından Fortune 500 yöneticilerine kadar dünyanın her yerinden insanlara öğrettim ve herkes bunu yapabilir —yöneticiler bile! Bu öyle süslü bir yazı değildir. Kozmostan dosdoğru kalbinize yapılan basit ve güzel bir bilgi aktarımıdır sadece.

 

 

Ve eğer kendi aşk mektuplarınızı yazarken sorun yaşayacak olursanız, daima benimkileri kullanabilirsiniz! Çünkü sevgi herkes içindir ve herkes sevilmeyi hak eder.

Günümüz dünyasında içsel sesimize kulak vermek ve kendimize şefkat göstermek, çoğu zaman unuttuğumuz bir pratiğe dönüşebiliyor. Gilbert’in yaklaşımı ise bu pratiği yeniden hatırlamamız ve kendi içsel kaynaklarımızla temasa geçmemiz için bizlere ilham verici bir nitelikte. Sorumluluklar ve koşturmalar arasında yorulduğumuz veya yoğun duygular yaşadığımız anlarda, sakin bir köşeye çekilip kendimize bir mektup yazmak ve içimizdeki o sonsuz sevgi kaynağıyla bağlantı kurmak, kendimize karşı nazik ve anlayışlı bir tutum geliştirmemizi sağlayabilir. Bu, duygusal iyileşme sürecimizin de önemli bir parçası olabilir.

Nurhayat Çalışkan

Ankara'da doğdu. Eğitimini Ankara Üniversitesi İspanyol Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde tamamladı. Bir süre eğitmen olarak çalıştıktan sonra kitap çevirileri yapmaya başladı. Aynı zamanda tutkunu olduğu sanattan ayrı kalmamaya çalıştı ve fırsat buldukça resim yapmayı sürdürdü. Kadınların yaratıcılık ve farkındalık dolu bir yaşam sürmesine katkı sağlamak üzere Ayışığı Kolektif'i kurdu. Kültür ve sanat, psikoloji, kişisel gelişim ve felsefe gibi çeşitli konularda burada yazıyor olacak.

 

0

              Terms & Conditions

              Mafoli supplies products listed on the Demati, and Demati websites, and in our stores under the following Terms and Conditions. Please read these Terms and Conditions, and our Privacy and Cookie Policies carefully before using any of our websites, or ordering from us.

              The Terms and Conditions apply to your use of any Demati website and to any products you purchase from them; regardless of how you access the website, including any technologies or devices where our website is available to you at home, on the move or in store

              We reserve the right to update these Terms and Conditions at any time, and any updates affecting you or your purchases will be notified to you, by us in writing (via email), and on this page.

              The headings in these Conditions are for convenience only and shall not affect their interpretation.

              We recommend that you print and keep a copy of these Terms and Conditions for your future reference...